Dipnot
Küresel Doğurganlık Krizi: Seçim Eksikliği mi?
10 Haziran 2025
23:07

Küresel Doğurganlık Krizi: Seçim Eksikliği mi?

BM raporuna göre, doğurganlık oranlarındaki düşüşün nedeni seçim eksikliği olarak belirtildi. Ekonomik zorluklar ve sosyal destek yetersizliği etkili faktörler.

Küresel Doğurganlık Krizi: Seçim Eksikliği mi, İstek Eksikliği mi?

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanan son rapora göre, dünya genelinde doğurganlık oranlarının hızla düşmesinin temel nedeni "istek eksikliği değil, seçim eksikliği" olarak belirtildi. Raporda, ekonomik zorluklar, sosyal destek mekanizmalarının yetersizliği ve iş-yaşam dengesindeki zorluklar gibi faktörlerin bireylerin çocuk sahibi olma kararlarını etkilediği vurgulandı.

Ekonomik Engeller ve Sosyal Destek Eksikliği

BM raporu, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, yüksek yaşam maliyetleri ve iş güvencesizliğinin ailelerin çocuk sahibi olma planlarını ertelemelerine veya tamamen vazgeçmelerine neden olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, kadınların iş hayatında daha fazla yer almasıyla birlikte, çocuk bakımına yönelik yeterli sosyal destek mekanizmalarının olmaması da bu krizi derinleştiren unsurlar arasında gösterildi.

Küresel Perspektif: Diğer Ülkelerdeki Durum

Raporda, benzer sorunların birçok ülkede yaşandığına dikkat çekildi. Örneğin, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde doğurganlık oranlarının son yıllarda rekor seviyelere düştüğü, bu durumun nüfus yaşlanması ve işgücü azalması gibi uzun vadeli ekonomik ve sosyal sorunlara yol açabileceği belirtildi. Avrupa ülkelerinde ise devlet destekli çocuk bakımı ve ebeveyn izni politikalarının doğurganlık oranlarını kısmen desteklediği ifade edildi.

Türkiye'deki Durum ve Olası Etkiler

Türkiye'de de son yıllarda doğurganlık oranlarında düşüş gözlemleniyor. Raporda, Türkiye'nin genç nüfus yapısına rağmen, ekonomik belirsizlikler ve işsizlik gibi faktörlerin ailelerin çocuk sahibi olma kararlarını etkileyebileceği kaydedildi. Uzmanlar, bu trendin devam etmesi halinde, nüfus dinamiklerinin değişebileceği ve bunun sosyal güvenlik sistemleri üzerinde baskı oluşturabileceği konusunda uyarıyor.